Barışın Kalbi, Dilin Kökünde Atar

26 Ağustos, 2025 - 09:42
Barışın Kalbi, Dilin Kökünde Atar

Barışın Kalbi, Dilin Kökünde Atar


Geçtiğimiz günlerde TBMM’de yapılan bir komisyon toplantısında Kürtçe konuşma talebi gündeme geldi. Ancak bu talep “kurallar” gerekçesiyle kabul edilmedi. Belki birkaç dakika süren bu an, aslında yıllardır süren tartışmaların özeti gibiydi: Türkiye’de anadil meselesi hâlâ çözüm bekleyen en önemli insan hakları başlıklarından biri.

Anadil: İnsan Ruhunun Aynası

Anadil, yalnızca kelimelerden ibaret değildir. Bir insanın kendisini en doğal, en sahici biçimde ifade ettiği dildir. Çocukken ilk duyduğumuz ninnilerden, büyürken kurduğumuz hayallere kadar her şey anadilde şekillenir. Bu yüzden kamusal yaşamda anadile yer açmak, bireyin kimliğine saygı duymaktır.

Tarihsel ve Uluslararası Deneyimler

Bugün anadil tartışmaları sadece Türkiye’nin meselesi değildir; dünyanın pek çok ülkesinde benzer sorunlar yaşanmış, farklı çözümler üretilmiştir.

İspanya’da Katalanca ve Baskça uzun yıllar yasaklı dillerdi. Fakat demokrasi güçlendikçe bu dillere eğitim ve resmi kurumlarda yer açıldı. Bugün hem İspanyolca hem de bölgesel diller bir arada yaşayabiliyor.

Kanada’da Fransızca ve İngilizce birlikte resmi diller kabul edilerek, toplumun farklı kesimleri arasında denge sağlandı.

Galler’de Galce, yok olma tehlikesinden kurtarıldı. Devlet, eğitimden medyaya geniş destek vererek Galceyi yeniden canlandırdı. Bugün genç kuşaklar Galceyi öğreniyor ve gündelik hayatta kullanıyor.

Bu örnekler bize şunu gösteriyor: Anadil tanındığında devlet parçalanmaz, aksine ortak yaşam daha da güçlenir.

Farklılıklar Tehdit Değil, Zenginliktir

Türkiye, yüzyıllardır çok dilli ve çok kültürlü yapısıyla ayakta duruyor. Bu mirası yaşatmak, ortak geleceğimizi güçlendirir. Farklılıkları tehdit olarak görmek yerine, bir zenginlik olarak değerlendirmek gerekir. Bir halkın dili görünmez kılındığında, aslında toplumun tamamı eksilir.

Demokrasi ve Barış İçin Bir Yol

Komisyonlarda, mahkemelerde ve gündelik yaşamda anadile alan açmak, demokrasiye değer katar. İnsanların kendilerini özgürce ifade edebildiği bir ülke, aynı zamanda daha güçlü bir ülke demektir. Çünkü anadil hakkı tanındığında ne devlet zayıflar ne de toplum bölünür; tam tersine ortak yaşamın temeli sağlamlaşır.

Çözüm Dili Sertlikten Daha Güçlüdür

Bugün ihtiyacımız olan şey kavga değil, çözüm odaklı yaklaşımdır. Sert tartışmalar yerine karşılıklı anlayış ve empati ile ilerlemek, toplumsal barışa daha fazla hizmet eder. Barış, sadece diplomasi masalarında değil; günlük hayatın içinde, insanların birbirini anlamasında filizlenir.

Ve belki de bu yüzden hep hatırlamamız gereken cümle şudur:
Barışın kalbi, dilin kökünde atar.