Ruanda’da İnanç Kıskaca Alındı: Binlerce Kilise Kapandı, Özgürlükler Tehlikede

Ruanda'da din özgürlüğüne yönelik uygulamalar, uluslararası insan hakları kuruluşlarının gündeminde. Dünya Evanjelik İttifakı (WEA), ülkedeki dini düzenlemelerin uluslararası insan hakları normlarıyla bağdaşmadığını açıkladı. Temmuz 2024'te yapılan bir başvuruda, WEA, Ruanda hükümetini 2018 tarihli İnanç Temelli Örgütler (FBO) Yasası ve 2025’te yürürlüğe giren düzenlemeleri gözden geçirmeye çağırdı. Bu yasaların hem Ruanda Anayasası hem de ülkenin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle çeliştiği savunuluyor.

24 Temmuz, 2025 - 11:48
Ruanda’da İnanç Kıskaca Alındı: Binlerce Kilise Kapandı, Özgürlükler Tehlikede
Zion Tapınağı Kutlama Merkezi, Ruanda'da uyumsuz ibadethanelere yönelik devam eden ülke çapındaki baskılar kapsamında kapatılan kiliselerden biridir.

Ruanda’da Din Özgürlüğü Alarmı: Binlerce Kilise Kapandı, Uluslararası Endişeler Büyüyor

Ruanda’da din temelli kuruluşlara yönelik uygulanan sert düzenlemeler, ülkedeki ibadet özgürlüğü konusunda ciddi soru işaretlerine yol açıyor. 2018’de yürürlüğe giren İnanç Temelli Örgütler Yasası (FBO) ve bu yılın Mart ayında yapılan yeni düzenlemeler çerçevesinde, binlerce kilise kapatıldı. Uluslararası insan hakları örgütleri ise, Ruanda hükümetinin bu politikalarının evrensel hak ve özgürlük normlarını ihlal ettiği görüşünde.

Dünya Evanjelik İttifakı (WEA), 16 Temmuz'da BM’ye bağlı Evrensel Periyodik İnceleme’ye sunduğu başvuruda, Ruanda'daki dini kısıtlamaların hem ülke anayasasıyla hem de uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle çeliştiğini belirtti. WEA, hükümeti dini alanı düzenleyen mevzuatı yeniden değerlendirmeye çağırdı.

Denetimler Sonrası 10 Bine Yakın Kilise Kapandı

Ruanda Yönetim Kurulu’nun (RGB) 2024 yazında gerçekleştirdiği kapsamlı denetimler sonucunda, 13 binden fazla ibadethane incelendi. Denetimlerin ardından yaklaşık 7.700 kilise “uygunsuzluk” gerekçesiyle kapatıldı. Bağımsız kaynaklar bu sayının 10 bine kadar çıkmış olabileceğini bildiriyor. Kapatmaların büyük bölümü, bina yönetmeliklerine veya ruhsat şartlarına uyulmaması gerekçesiyle yapıldı. En çok etkilenenler ise Pentekostal kiliseler oldu.

Ancak birçok vakada sorunların ufak çaplı ve düzeltilebilir olduğu belirtiliyor. Rapora göre, kurallara uymadığı iddia edilen ibadethanelerin önemli bir kısmı küçük cemaatlerdi ve yüksek maliyetli gereklilikleri karşılamaları mümkün değildi.

Katı Yasa: Eğitim Şartı, Yüksek Bedel, Kayıt Zorunluluğu

Yürürlüğe giren yeni düzenlemeler, dini liderlere yönelik ciddi koşullar içeriyor. Papazların en az 1.200 saatlik ilahiyat eğitimi alması, yeni kuruluşların 1.000 kurucu üyeye sahip olması ve 2 milyon Ruanda Frangı (yaklaşık 1.500 dolar) tutarında iade edilmeyen bir kayıt bedeli ödemesi zorunlu hale getirildi. Bu şartlar, dini hareketlerin toplumsal yaşama katılımını ciddi şekilde kısıtlıyor.

Buna ek olarak, artık yalnızca ruhsatlı ibadethanelerde toplanmak serbest. Evlerde veya açık alanda düzenlenen dini toplantılar yasadışı sayılıyor. Bu durum, birçok inananı ibadetlerini gizli ve sessizce yapmaya zorlarken, bazıları tutuklanma korkusuyla dini faaliyetlerden tamamen uzaklaşıyor.

Devletin Vaaz Denetimi Tartışma Yarattı

Haziran 2025’te yayınlanan “Ruanda Değerleriyle Uyumlu Vaaz Yönergesi”, dini mesajların içeriğini doğrudan düzenlemeye başladı. Barış, birlik ve ulusal kimlik gibi konular teşvik edilirken, “yanıltıcı öğreti”, “kıyamet kehanetleri” ve “mucize vaatleri” yasaklandı. WEA bu yaklaşımın, devletin hangi inançların meşru olduğuna karar verdiği tehlikeli bir eğilime işaret ettiğini ve ifade ile ibadet özgürlüğünü zedelediğini savundu.

Toplumdan Tepkiler: “Tanrı Çağırır, Diplomalar Değil”

Ruanda Pentekostal Kiliseler Birliği'nden bir ihtiyar, durumu şu sözlerle özetledi: “İnsanları Tanrı çağırır, üniversite diplomaları değil.” Bu görüş, devletin dini liderlere getirdiği eğitim şartına yönelik yaygın bir memnuniyetsizliği yansıtıyor.

Din Özgürlüğü Geri Planda mı Kaldı?

WEA'nın raporuna göre, inanç temelli kuruluşlar sivil toplum kuruluşlarına kıyasla çok daha ağır standartlara tâbi tutuluyor. Örneğin, STK’ların bina sahibi olması veya yöneticilerinin üniversite mezunu olması şart değilken, dini kuruluşlar için bu şartlar zorunlu. Üstelik devletin sık sık değiştirdiği yapı yönetmelikleri, daha önce uyumlu olan ibadethaneleri de risk altına sokuyor.

Uluslararası Kuruluşlardan Uyarı: Zulüm Endişesi Artıyor

Uluslararası Hristiyan topluluklara destek veren Open Doors, Ruanda’da dini baskının arttığını ve hükümetin dini yaşam üzerindeki kontrolünün sertleştiğini bildiriyor. Örgüte göre, devlet yetkilileri dini toplantılara katılarak gözetim yapıyor, lider seçimlerine müdahale ediyor ve bazı bölgelerde kilise faaliyetlerini tamamen engelliyor. Bu süreç, ülkenin dini özgürlük puanının yükselmesine ve küresel baskı sıralamasında yukarı tırmanmasına yol açtı.

Baskılar nedeniyle bazı papazlar ülkeyi terk ederek Uganda veya Tanzanya’ya göç ederken, kalan cemaatler ibadetlerini sessizce ve gözlerden uzak gerçekleştirmeye çalışıyor.

WEA’dan Reform Çağrısı

WEA, Ruanda hükümetine yönelik çağrısında, din özgürlüğünü teminat altına alan daha kapsayıcı ve esnek bir düzenleme yapılmasını istedi. Rapor, dini liderlerin niteliklerini belirleme hakkının devlete değil, inanç topluluklarına ait olduğunu vurgularken, aşırı denetimin sivil yaşamı tehdit ettiğini belirtti.

İnsan hakları savunucuları ise, din özgürlüğünün sağlıklı bir demokrasi ve sivil toplum için temel hak olduğunu hatırlatarak, gelişmeleri yakından izlemeye devam edeceklerini duyurdu.

Kaynak: https://www.christiandaily.com